Pvpserverler I Private serverler I Pvp server I Pvpciyiz.biz I Metin2
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Mimar Sinan

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
kırşehirli
PvP Server Moderatör
PvP Server Moderatör
kırşehirli


Kayıt tarihi : 11/01/11
Mesaj Sayısı : 195
Teşekkür : 15
Yaş : 29
Nerden : kırşehir

Mimar Sinan  Empty
MesajKonu: Mimar Sinan    Mimar Sinan  Icon_minitimeCuma Ocak 14, 2011 8:29 pm

Mimar Sinan  Mimar_Sinan_An%C4%B1t%C4%B1

Kayseri’nin Ağırnas köyünde doğdu. Yavuz Sultan Selim zamanında devşirme olarak İstanbul’a getirildi. Zeki, genç ve dinamik olduğu için seçilenler arasındaydı. Sinan, At Meydanı’ndaki saraya verilen çocuklar içinde mimarlığa özendi, vatanın bağlarında ve bahçelerinde su yolları yapmak, kemerler meydana getirmek istedi. Devrinin mahir ustaları mahiyetinde han, çeşme ve türbe inşaatında çalıştı. 1514’te Çaldıran, 1517’de Mısır seferlerine katıldı. Kanunî Sultan Süleyman zamanında yeniçeri oldu ve 1521’de Belgrad, 1522’de Rodos seferinde bulunarak atlı sekban oldu. 1526’da katıldığı Mohaç Meydan Muharebesinden sonra sırası ile acemi oğlanlar yayabaşılığı, kapı yayabaşılığı ve zenberekçibaşılığa yükseldi.

1532’de Alman, 1534’de Tebriz ve Bağdat seferlerinden dönüşte “Haseki” rütbesi aldı. Bağdat seferinde Van Kalesi Muhasarasında, göl üzerinde nakliyat yapan kalyonlara top yerleştirdi.

Korfu, Pulya (1537) ve Moldovya (1538) seferlerine katılan Mimar Sinan, Moldovya (Kara Buğdan) seferinde Prut nehri üzerine onüç günde kurduğu köprü ile Kanunî Sultan Süleyman’ın takdirini kazandı. Aynı sene başmimarlığa yükseldi.

Mimar Sinan, katıldığı seferlerde Suriye, Mısır, Irak, İran, Balkanlar, Viyana’ya kadar Güney Avrupa’yı görüp mimari eserleri inceledi ve kendisi de birçok eser verdi. İstanbul’da devrin en meşhur mimarları ile Bayezid Camii’nin ustası Mimar Hayreddin ile tanıştı.

Bazı Eserleri
Sinan’ın mimarbaşılığa getirilmeden evvel yaptığı üç eser dikkat çekicidir. Bunlar Halep’de Hüsreviye Külliyesi, Gebze’de Çoban Mustafa Paşa Külliyesi ve İstanbul’da Hürrem Sultan için yapılan Haseki Külliyesi’dir.

Mimarbaşı olduktan sonra verdiği üç büyük eser, O’nun sanatının gelişmesini gösteren basamaklar gibidir. Bunların ilki, Şehzadebaşı Camii ve Külliyesidir. Külliyede ayrıca imaret, tabhane (mutfak), kervansaray ve bir sokak ile ayrılmış medrese bulunmaktadır.

Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Yirmiyedi metre çapındaki büyük kubbe, zeminden itibaren tedricen yükselen binanın üzerine gayet nisbetli ve ahenkli bir şekilde oturtulmuştur. Sükûnet ve asaleti ifade eden bu sade ve ahenkli görünüşü ile Süleymaniye Camii, olgunlaşmış bir mimariyi temsil etmektedir.Sekiz ayrı binadan meydana gelen Süleymaniye Camii ve Külliyesi, Fatih’ten sonra şehrin ikinci üniversitesi olmuştur.

Mimar Sinan’ın en güzel eseri, seksen yaşında yaptığı Edirne Selimiye Camii’dir. Selimiye’nin kubbesi, Ayasofya kubbesinden daha yüksek ve derindir. 31,50 metre çapındaki kubbe, sekizgen şeklindeki gövde üzerine oturmuştur. Üç şerefeli ince minarelerine üç kişi aynı anda birbirini görmeden çıkabilmektedir.Mimar Sinan bu camiin ustalık eseri olduğunu ve bütün sanatını Selimiye’de gösterdiğini belirtmektedir.

Mimar Sinan, gördüğü bütün eserleri büyük bir dikkatle incelemiş, fakat hiçbirini aynen taklid etmeyip, sanatını devamlı geliştirmiş ve yenilemiştir. Eserlerindeki sütunlar, duvarlar ve diğer kısımlar taşıdıkları yüke mukavemet edebilecek miktardan daha kalın değildir. Kullandığı bütün mimari unsurlarda bu hesap dikkati çeker.

Mimar Sinan aynı zamanda bir şehircilik uzmanıdır. Yapacağı eserin, önce çevresini tanzim ederdi. Yer seçiminde de büyük başarı göstermiş ve eserlerini, çevresine en uygun tarzda yerleştirmiştir.

Bilinen eserleri: 84 camii, 53 mescid, 57 medrese, 7 darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 5 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 364 adettir.

Depreme Dayanıklı
Mimarın çok sayıdaki eserini inceleyenler, Sinan’ın depreme karşı bilinen ve gereken tüm tedbirleri aldığını söylemekteler.Bu tedbirlerden biri, temelde kullanılan taban harcıdır.Sadece Sinan’ın eserlerinde gördüğümüz bu harç sayesinde, deprem dalgaları emilir, etkisiz hale gelir. Yine yapıların yer seçimi de ilginç. Zeminin sağlamlaşması için kazıklarla toprağı sıkıştırmış dayanak duvarları inşa ettirmiş.Mesela Süleymaniye’nin temelini 6 yıl bekletmesi, temelin zemine tam olarak oturmasını sağlamak içindir.

Mimar Sinan, yapılarında ayrıca drenaj adı verilen bir kanalizasyon sistemi de kurmuştur.Drenaj sistemiyle yapının temellerinin sulardan ve nemden korunarak dayanıklı kalması öngörülmüştür. Ayrıca yapının içindeki rutubet ve nemi dışarı atarak soğuk ve sıcak hava dengelerini sağlayan hava kanalları kullanmış. Bunların dışında yazın suyun ve toprağın ısınmasından dolayı oluşan buharın, yapının temellerine ve içine girmemesi için tahliye kanalları kullanmıştır. Buhar tahliye ve rutubet kanalları drenaj kanallarına bağlı olarak uygulamaya konulmuştur.

İşte Sinan’ın eserlerini inceleyen ve birçoğunu da restore eden Mimar Abdülkadir Akpınar’ın söyledikleri:

“Karşılaştığım bir özellikten dolayı gözlerime inanamadım. Sinan’ın eserlerinde en ufak bir çıktı ve desen dahi tesadüf değil. Renklere bile bir fonksiyon yüklenmiş. Çünkü yapıyı herşeyi ile bir bütün olarak ele almış. Bütün ölçülerini ebced hesabına göre yapmış ve bir ana temayı temel almış. Ölçülerini asal sayıya göre yapmış ve onun katlarını baz almış. İlmini din ile bütünleştirip mükemmel eserler ortaya koymuş. Örneğin SinanKur’an-ı Kerim’de geçen “Biz dağları yeryüzüne çivi gibi gömdük...” ayetinden etkilenerek yapılarının yer altındaki kısmını ona göre inşa etmiş. Yapıları hislerine göre değil, matematiksel olarak oluşturmuş. Bugünün teknolojisi bile Sinan’ın yapmış olduğu bazı uygulamaları çözemiyor. Küresel ve piramidal uygulamalarının bir başka benzeri daha yok. Ama bunların hepsi estetik sağladığı gibi yapının sağlamlığını da pekiştirmiştir.

Mimar Sinan Türbesi

Süleymaniye Camii 'nin eski ağalar kapısının karşı köşesinde, yol ayrımında üçgen bir alandadır. Önde som mermerden yapılmış bir sebil görülmektedir. Sebilin arkasındaki ufak mezerlıkta 6 sütunlu, üstü örtülü ve etrafı açık türbede Mimar Sinan'ın mezarı bulunmaktadır. Türbesini ölümünden az önce kendisi yapmıştır. 1933 yılında Mimar Vasfi Egeli tarafından restore edilmiştir. Sandukanın uçları ile üzerindeki burma kavuk, mermerdendir. Sokağa bakan demir parmaklıklı bir pencereden türbe görünür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
SaNcArHaN
PvP Server Admin
PvP Server Admin
SaNcArHaN


Kayıt tarihi : 12/11/09
Mesaj Sayısı : 4125
Teşekkür : 290
Yaş : 29
Nerden : AnKaRa

Mimar Sinan  Empty
MesajKonu: Geri: Mimar Sinan    Mimar Sinan  Icon_minitimeCuma Ocak 14, 2011 8:55 pm

Sağolasın + Rep Exclamation
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mountbladetrk.eniyiforum.net
körlingclaas
PvP Server 2.Seviye Üye
PvP Server 2.Seviye Üye
körlingclaas


Kayıt tarihi : 05/10/10
Mesaj Sayısı : 94
Teşekkür : 5
Yaş : 28

Mimar Sinan  Empty
MesajKonu: Geri: Mimar Sinan    Mimar Sinan  Icon_minitimeCuma Ocak 28, 2011 10:53 pm

İstanbul devamlı bir su problemi içerisindedir.Bu problemin çaresi asırlar önce
Kanuni zamanında,Mimar Sinan'ın günlerinde konuşulmuş ve en büyük çare Sinan'la bulunmuştur.İstanbul'un o günkü nüfusu çoğalınca.Kanuni Sultan Süleyman,Sinan'ı huzuruna çağırır, Der ki: "Mimarbaşı, halkımız su ihtiyacı içinde. Bir at yükü suya çok miktar akçe ödüyorlar. Acaba halkımızın bu su ihtiyacını karşılamak için birşeyler düşünmez misiniz?" Mimarbaşı der ki:
"Sultanım siz müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım, dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını
bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm." Ve Sinan Ağa atına biner, yanına yardımcılarını da alır, Çekmece'den başlayarak kıyıları dolaşır,
Beşiktaş'a kadar istanbul'un kıyılarında, dereleri, akan suları tespit eder.
Bu suların önü örüldüğü, baraj yapıldığı takdirde nereye kadar yükselir,
nereden nereye kemer yapılarak İstanbul'a getirilebilir, diye,bunun günlerce hesabını yapar ve Kanuni'nin huzuruna çıkar. Sultan sorar:
"Mimarbaşı, İstanbul'a su getirmek mümkün müdür?" Mimarbaşının cevabı:
"Belki sultanım, mümkündür. Ancak çok ağır bir şartı var."
"Nedir o mimarbaşı?" Sultanım, altın dolu keseleri uç uca dizmek şartıyla ancak
İstanbul'a su gelebilir.“Kanuni'nin cevabı şu olur: "Mimarbaşı sen İstanbul'a su
getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri
uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım."Bunun üzerine Mimar Sinan kolları sıvar ve İstanbul'un dışındaki suları Kağıthane civarında belli yerlerde toplar,
oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli
meydanlarında umumi çeşmeler yaparak suyu akıtır.Bu çeşmelerin tamamı da kırkı bulur.Ve Kırk Çeşme suları akmaya başlar.
O güne gelinceye kadar, musluk gibi bir adet olmadığı için sular boşa akıp gitmektedir.O gün çok pahalıya mal olan suyu artık bostanlara,
yollara akıtmak istemiyorlar ve ilk defa İstanbul'da lüle dedikleri musluğu çeşmelere koyuyorlar.
Su böylesine pahalıya geldiği ve kıymet kazanmaya başladığı için Kanuni bir ferman çıkanr, der ki:
"İstanbul meydanlarındaki umumi çeşmeler halkın malıdır.
Hiç kimse bu çeşmelerden gizlice yeraltından evine su alamayacaktır."
Bu umumi kaidenin bir istisnasını da koyar Kanuni. O da özel olarak Sinan'a iletilir. Denir ki: "Sen İstanbul'a böylesine güzel bir çalışma sonunda kırk çeşme sularını getirdin. Sen evine özel olarak bir lüle su alabilirsin." Ve Süleymaniye civarındaki meydan çeşmesindenSinan'ın evine özel olarak yol yapılarak su akıtılır. Böylece Mimar Sinan evinde özel suyu olan tek kişi olur.
Mimar Sinan Şehzadebaşı Camiini, Süleymaniye Camiini ve Edirne'deki
Selimiye Camiini yaptıktan sonra yaşlanır.Devir hep öyle geçmemiştir.
itibarının yüksekte olduğu devirde, kendisinin kıymetini takdir edenler bir bir
bu dünyadan göçmüşler. Kanuni vefat etmiş, yerine başka padişahlar geçmiştir. Ve Sinan 99 yaşında!.. Çevresindeki dostları göçtüğü için de kendisi istanbul'da adeta yapayalnız kalmış. Ve artık yeni bir nesil yetişmiştir.
Bir gün Sinan'ın kapısına birisi gelip dayanır. Kapıyı çalar. Sinan bastonuna dayanarak kapıyı açar, "Buyurun" der. Gelen meçhul ihsan, "Ben Topkapı Sarayı postacısıyım. Sizi divana çağırıyorlar.Herhalde bir soruşturmaya tabi tutulacaksınız" der. Sinan Ağa, bu ihtiyar halinde, dostlarının tümünün göçüp gittiği,kendisini eserleri inşaat halindeykengörenlerin kalmadığı bu ihtiyar dünyada, "Acaba Topkapı Sarayına niye çağırılıyorum?" diye bastonuna dayana dayana gider.Saraya girer, orada bir soruşturma heyeti kurulmuştur:
Kadılar, ulemalar, müftüler, o günün vükelası. Sinan'a şöyle derler:
Sinan Ağa, hakkında şikayet var. Eve su almak yasak olduğu, hiç kimse evine
özel olarak su almasın, diye padişah fermanı olduğu halde, sizin evinizde özel su varmış." "Evet," der, "Cihan Padişahı bana öyle özel olarak müsaade etmişti. İstanbul'a yaptığım, su hizmetinden dolayı sadece benim şahsıma su
müsaade etmişti de almıştım." "O zaman şu müsaadenizi, fermam görelim de ses çıkarmayalım. Kimseye verilmemesine rağmen, sizinki devam etsin." Sinan'ın cevabı şu: "Ben o zaman Cihan Padişahından ferman istemekten hicap etmiştim.Fermanım falan yok, ama su benim evimde akıyor."
Divan müşkül durumda kalır, konuşmalar olur: "Sinan büyük hizmetler etmiştir, evinde suyu aksın."
Oradan başkaları cevap verir: "Bu Âl-i Osman'a hizmet eden sadece Sinan mı? Sinan gibi daha nice hizmet edenler vardır. Ya onların da evine özel su verilsin, ya da Sinan'a da bu ayrıcalık tanınmasın." Divanda uzun münakaşalar olur,
son olarak verilen karar şudur:"Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre,Sinan'a verilen su kesilmeli,fakat şimdiye kadar kullandığı su fermansız kullandığı için bir cezaya mucip olmamalıdır."
Ve bu karardan sonra Sinan evine gelir. Üzgün, bezgin, fakat fazla müteessir değil.Çünkü Sinan hizmetini Allah için yapmıştır. Kendisine bir ayrıcalık tanınsın veyaözel bir mükafat verilsin diye değil. Sinan 100 yaşına girerken hastalanır,
yatağa düşer. Vefat sırasında bir bezi suya batırıp da dudağına çalmak isterlerken bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder. Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara
verdiği cevap enteresandır: "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz."
cheers cheers cheers cheers cheers cheers Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mimar Sinan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mimar Sinan'ın Feraseti

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Pvpserverler I Private serverler I Pvp server I Pvpciyiz.biz I Metin2 :: Genel Kültür :: Kültür-
Buraya geçin: