Pvpserverler I Private serverler I Pvp server I Pvpciyiz.biz I Metin2
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

  Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
İron
PvP Server 17.Seviye Üye
PvP Server 17.Seviye Üye
İron


Kayıt tarihi : 04/03/10
Mesaj Sayısı : 1284
Teşekkür : 68
Yaş : 30
Nerden : İzmir/Selçuk

 Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri Empty
MesajKonu: Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri    Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri Icon_minitimePtsi Ekim 04, 2010 4:55 pm

Mustafa Kemal ******'ün kurmaylarından Orgeneral İzzettin
Çalışlar'ın Balkan, Birinci Dünya ve İstiklâl Savaşı günlükleri "On
Yıllık Savaşın Günlüğü" adıyla daha önce yayımlanmıştı.

 Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri Gazinin-anilari-10510_ic-5811_334


KÜRŞAD OĞUZ / Habertürk

Bu anılar şimdi İş Bankası Kültür Yayınları tarafından, gözden
geçirilmiş ve eksikleri tamamlanmış haliyle "On Yıllık Savaş – Orgeneral İzzetttin Çalışlar'ın Not
Defterlerinden Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal Savaşları" adıyla
tekrar yayımlandı. Kitap, Osmanlı döneminde yetişmiş bir subayın üç
büyük savaşta yaşadığı ancak tarihe mal olmamış anılarını ilk kez okurla
buluşturuyor.

Bu son kitapta Balkan Savaşı sırasında genç ve idealist bir subay olan,
Birinci Dünya Savaşı'nda bizzat Mustafa Kemal'in kurmay başkanlığı
görevini yürüten, Kurtuluş Savaşı'nda ise Batı cephesinde kolordu
kumandanı olarak görev yapan Çalışlar'ın daha önce yayımlanmamış
fotoğrafları ve günlüğünün kayıp bölümleri gün ışığına çıkarıyor.

Çalışlar'ın 1915-1917 yılları arasında Çanakkale ve Kafkas cephelerinde
Kurmay Başkanlığını yaptığı sırada günlüğüne düştüğü notlar sayesinde
On Yıllık Savaş, ******'ün de günlükleriyle
önemli bir boşluğu dolduracak kadar değerli bir içerik sunuyor.

Ancak Orgeneral İzzettin Çalışlar'ın torunu İzzeddin Çalışlar'ın
hazırladığı kitapta iki de Ek bölümü var ki, özellikle ilki çok önemli:
"Mustafa Kemal ******'ün Birinci Dünya
Savaşı Günlüğü (7 Kasım – 24 Aralık 1916)."

Dünya Savaşı yıllarında bir buçuk aylık bir dilimde Mustafa Kemal'in
Anadolu'nun doğusundaki çalışmalarını gözler önüne seren günlük, ******'ün düşünce yapısı, kişiliği ve ileride
yapacağı devrimlere nasıl hazırlandığına ışık tutuyor. O yıllarda
Anadolu'da yaşanan sefaleti, açlığı ve ölümleri gösteren günlük, ******'ün kitap tutkusunu
da çok güzel özetliyor.

İşte Mustafa Kemal ******'ün söz konusu
günlüklerinden bazı bölümler…


"İNSANLAR VE HAYVANLAR AÇLIKTAN ÖLÜYOR"
7 Kasım 1916

Silvan'dan Bitlis'e gitmek üzere hareket ettim…
Batman köprüsünü geçer geçmez yol üzerinde ölü gibi yatmış, kalmış bir
adam, açlıktan. Köprü ile konak mahallimiz arasında aynı halde iki
adam. Muhacir imişler.

Batman köprüsü ile Silvan arasında ve köprüden sonra yeni ölmüş iki
beygir, insanlar ve hayvanlar açlıktan ölüyorlar.

9 Kasım 1916
Saat 8 evvelde Ziyareti Veyselkarani'den hareket olundu. Eşyalarımız
saat 7 evvelde. Ziyaret önünde Şeyh Hazret gönüllülerinden 150 kişiye
tesadüf ettik.Bunları gözden geçirdim, iaşelerinin temini istirhamında
bulundular. Erzak taşıyan bir Kürt istidası (3
hayvanını Kürtler almışlar). Yolarda birçok muhacir gördük, Bitlis'e
avdet ediyorlar. Cümlesi aç, sefil, ölüme mahkum bir halde 4-5
yaşlarında bir çocuğu ebeveyni yol üzerinde terk etmişler, bu da bir
karı kocanın peşine takılmış. Onları ağlayarak 100 metreden takip
ediyor. Kendilerini niçin çocuğu almadıkları için tekdir ettim. "Bizim
evladımız değildir" dediler. Destumi civarında büyük mola 2 saat.
Buradaki Sıhhiye İstasyonu'nu Şükrü Efendi'ye teftiş ettirdim. Binalar
muhtacı tahkim, bakılmamış…

10 Kasım 1916
Öksürükten ve çadırın fena kurulmuş olmasından ve rüzgârdan dolayı pek
fena uyudum. Saat 1 sonrada uyandım. Öksürüğü teskin için çay içtim.
Tekrar yattım. Saat 5 sonra uyandım. Ordudan zata mahsus mahrem bir
şifre ile düşmanın Bitlis cephesine taarruzu halinde daha 30 tabur
verilebileceği ve bu noktai nazardan tetkikat yapılmasına dair. Saat 7
evvelde Duhan şimalindeki ordugâhtan hareket. Saat 12.30'da Bitlis'e
muvasalat. Refet Paşa ve maiyeti bir saat mesafeden istikbal ettiler.
Yolsa iki neferden biri üzüm, biri elma satın almak istiyorlardı.
Banknot para verdikleri için tacirler
ağlayarak şikayet ettiler. Neferlere hak verdik. Yol boyunca iki yerde
insan laşesi ve kemikleri görüldü. Açlıktan ölüp kalan hayvanat gibi…

"REFET PAŞA GELMEMİŞ, BİLMİYOR"
12 Kasım 1916

Refet Paşa rahatsız olduğundan avdet için müsaade aldı. Saat 12 zevalde
Alay 14 karargâhına hareket. Yolun ortasında Alay Kumandanı Kaymakam
Ali Bey istikbal etti. 2 saat sonra muvasalat. Akşama kadar karargâh
civarındaki birinci ve üçüncü tabur barakalarını ve barakalarda efradı
teftiş ettim. İyi buldum. Refet Paşa buraya olan mesafeyi dört saat
söylemişti. Gelmemiş, bilmiyor.
Akşam rakı büfesi hazırlamışlar. Diğer zabitan için de böyle. Askere bu
kadar yakın bulunan zabitan için bu hali muvafık görmedim. Yeni Fırka
Kumandanı Ali Fuat Bey'le bu husus görüşüldü. Gece alay kumandanının
barakasında yattım. Öksürükten pek fena uyudum.

13 Kasım 1916
Saat 8 evvelde Alay 14 karargâhından sol cenah mevakiine hareket.
Keltepe'ye 1 saatte vasıl olduk. Bu tepe ve civarında kar vardır.
Buradaki bölük kumandanı ve postayı gördüm. Fırka, alay ve tabur
kumandanlarıyla mevzi ve tertibat hakkında görüştüm.

Tabur ve bölük kumandanlarına, düşmanın taarruzu ve muhtelif surette
hareketleri ihtimaline karşı, sureti hareketleri hakkında bir iki
mesele verdim. Badehu alay karargâhına avdet ettik. Saat 11 evvelde.
Yemek yedik ve saat 00.15 sonra Bitlis'e hareket olundu. Ali Bey yarı
yola kadar teşyi etti. Yolda 300 kadar milis efradına tesadüf ettim.
Bunları alel-amya sol cenaha tahrik etmişler. Aç olduklarını söylediler.
Bitlis'e iade ettim ve fırka kumandanına, bunların karınlarını doyurup
kendilerinden istifade esbabını temin eylemesini söyledim. Başımı
yıkadım. Şimdi istirahat ediyorum. Saat 4.20 sonra.

"10 -15 İSLAM KADINI BAŞLARI BULUNDU"
16 Kasım 1916

Badehu Bitlis'teki hastaneleri teftiş ettim. Temiz buldum. Şeyh Hazret,
ki bir kolunu kesmişler, onunla görüştüm. Fırka sertabibinin ifadesine
nazaran, hastane ittihaz olunan haneler temizlenirken 10-15 kadar İslam kadını başları bulunmuştur. Buradan avdet.
Şerefiye denilen camii gezdim, hayvanat laşeleriyle ve müzahrafat ile
maliydi. Harap olmuş. Yolda 12 yaşında Ömer namında öksüz bir çocuk
gördüm. Bunu yanıma aldım. Bu görülünce daha üç tane böyle anası,
babası ölmüş yetimler getirdiler, onlara da para
vermekle iktifa ettim.

18 Kasım 1916
Öğleden evvel saat 10'da El şeyhuttani El Halidi Mehemmed El Nakşibendi
Küfrevi'nin Kızılmescit mahallindeki türbesini ziyaret ettim. Küçük
bir türbe. Şeyhin merkadi ve yanında biraderzadesi olduğunu türbedarın
ifade ettiği bir zatın merkadi vardır. Şeyhin merkadinin örtüsü sırma
işlemeli, elmas, yakut gibi taşlarla müzeyyen. Bu taşların elmas,
yakut, zebercet olduğunu türbedar söylemişse de hakiki olmayacak. Diğer
merkat dahi sırmalı işlemeli örtülü. Bu türbeye Ruslar ilişmemiş.
Türbenin kapıları gümüş ve altın kakma. Kıymetli halılar var fakat
ekserisi çürümüş. Bu türbeyi Sultan Hamit yaptırmış. Badehu Bitlis'in
daha bir iki harap türbe gibi yerlerini gördükten sonra ikametgâhıma
avdet.

ŞİMDİYE KADAR LÜZUMUNDAN FAZLA SEVDİM…
19 Kasım 1916

Alphonse Daudet'nin Sapho-Soeurs Parisiennes namında canım sıkıldıkça
okuduğum romanı hitam buldu. Jean, 'etudiant'. Hayatında Sapho'yu
seviyor. Birçok seneler beraber yaşıyorlar. Jean bir iki defa bu
hayattan kaçmak istiyor. En nihayet evlenmeye karar veriyor ve
ayrılıyor. Sapho nezdindeki mektuplarını almak için geliyor, evlatlık
olarak aldığı çocuğun, Sapho'nun eski 'amant'ı Flamant'dan çocuğu olduğu
ve bu adamın o gece beraber olduğunu anlıyor, kadın
da itiraf ediyor, kadını dövmeye kalkışıyor.
Sapho bundan kendisinin hâlâ sevilmekte olduğunu anlıyor. Filhakika
Jean Perou'da Arica'da bir konsüllük alıyor ve Sapho ile beraber
gitmeye karar veriyor. Marsilya'da 3 gün sonra randevu veriyorlar.
Sapho gelmiyor, bir mektup gönderiyor: "Gelmeyeceğim. Şimdiye kadar
lüzumundan fazla sevdim, artık sevilmek isterim. Flamant beni alacak ve
sevecek ve çocuğum…" diyor.

"DİMAĞIN REVNAKI İÇİN ALKOL ALMAMALI."
20 Kasım 1916

Fırka Kumandanına nev'ama vedaname ve fakat işlerin netayicini
bildirmesine dair bir tahrirat yazdım. Bitlis Valisi'ne de Hareket
Müfrezesi'nin kendi mahsulü olduğunu ve muavenette devamını yazdım.
Nuri, İsmail, Halil, Salih Beyler'e ve Zübeyde Hanım'a birer kartpostal
gönderdim. Madam Corinne'e de.

Hacı Mustafa Bey'in biraderi Nuh Bey kendi tayını getirdi. Hediye etmek
istedi, kabul etmedim.
Süvari Yüzbaşısı Selim Sabit Bey Siirt'ten geldi. Refet Paşa Kendisini İstanbul'a götürecek diye sürüklemiş. Akşam
yemekte Fırka Kumandanı Fuat Bey de bulundu.

Sıhhatin muhafazası için, bilhassa dimağın revnakı için alkol almamalı. Emirlerde maksadın sureti tebliği
anlaşılmamıştır. Gaye ile maksat karıştırılıyor. Bir de icra kumandanı,
akıl kumandanı!

21 Kasım 1916
Saat 5 evvelde kalktım. Hareket münasebetiyle hemen tuvaletini yaptım.
Eşyalar toplandı. Yaverin odasında, Bitlis'in bana Pompei harabelerini
hatırlattığı ve Ninova harabeleri münasebetiyle tarihten bahsolundu.
Hulefai Abbasiyenin başını yiyen kumandanlar, Ehli Salip muharebatı
münasebetiyle Avrupalıların Şark medeniyetinden istifadesi. Selçuki
Türklerin, Osmanlı Türklerinden evvel Bulgaristan'a Varna civarlarına
geçmiş olmaları…

Saat 7 evvelde Bitlis'ten hareket. Fırka Kumandanı ve karargâh erkânı
yarım saatlik mesafeye kadar teşyi ettiler. Orada ufak bir mola. Ufak
bir muhasebe, badehu veda.
Yolda gelirken zihnimden geçen şeyler: Yalnız baş ile selam vermek.
Kumandanlar kıtaatın ahvali ve ruhiyesine bizzat ve bilfiil içlerine
girmek suretiyle vakıf olmalı, daha emniyetle emir verir. Mafevkler
madunlarıyle musahabet etmeli, onları serbest idarei kelama alıştırmalı.
AMdunun tarzı muhakeme ve sureti beyanını bilmek faydalı ve lazım.

Bazı noktai askeriye (Terbiyei Ruhiye ve Usuli Muaşereti Askeriye)
hakkında bir eser yazayım. Bunun için Fransızca bildiğim bir eser var.
Onu da evvela okuyayım ve bu zemine ait esaslı sualleri umum zabitana
vazife olarak vereyim. Mühim noktalar hakkında bazı büyük kumandanların
mütalaasını talep edeyim.

"ŞİMDİ FUAT UD ÇALIYOR…"
22 Kasım 1916

Saat 9 sonraya kadar Erkânıharp Reisi'yle tesettür'ün lağvı ve hayatı
içtima iyeırıizin ıslahı hakkında sohbet;
1) Muktedir ve hayata vâkıf valide yetiştirmek,
2) Kadınlara serbestisini vermek,
3) Kadınlarla müşareketi umumiye, erkeklerin ahlakıyatı, efkârı,
hissiyatı üzerinde müessirdir. Celbi muhabbeti mütekabile temeyyüli
fıtrisi.

23 Kasım 1916
Saat 9 evvelde Kelhük köyünde bulunan Alay 23, Tabur 1'i teftiş için
hareket. 1 saatte muvasalat. Tekmil alay zabitayını istikbal etti.
Evvela koğuşları teftiş. Badehu tabur kumandanından bir mesele
yaptırmasını istedim, uzun bir mesele. Kendim mesele verdim. Neticesi,
bir bölüğün ileri karakol tertibatına müncer oldu. Kıtayı iadeden sonra
bir harp oyunu yaptım. Ziyaret şarkında mavi, kırmızı kuvvetler
muharebe ediyor. Kezer deresiyle Erbin üzerinden bir fırka, bunun
önünde bir bunun önünde bir müfreze çekiliyor. Koh köyüne bir alay
geliyor. Fırka kısmı küllisi Zok'ta. Saat 3'te tatbikat hitam. Tenkit.
Sureti umumiyede memnun oldum. Koh köyüne avdet. Memduh Bey'in hediye
ettiği ata bindim. Gelen raporları gördüm. Hazırlanan illeri gördüm.
Odada Nazım Nazmi ve Fuat'la tensikatı memlekete dair biraz konuştuk.
Naci'nin ziyama teessüf. Şimdi Fuat ud çalıyor.

25 Kasım 1916
Tabur kumandanından Arıburnu'nda İngilizlerden alınmış bir masa ve
örtüsü ve bir mitralyöz sınıfına mensup bir küçük kılınç (kasatura)
aldım. Buna mukabil İtalya muharebesinden beri muhafaza ettiğim bir
İtalyan dürbününü ve bir masa verdim.

26 Kasım 1916
Alay karargâhında istirahat. Yarın Siirt'e harekete karar verdim.
Ahmet Efendi'den, mühim bir kumandanlığa tayin olunmak üzere İstanbul'a gideceğime dair bir şayia üzerine
validemin Bursa'dan Dersaadet'e geldiği şifreli telgrafname ile
bildiriliyordu.

28 Kasım 1916
Vali Bey'in evinde. Yalnız hamama gittim.
Öğle yemeğini pek şetaretle yedik.
Gece keza pek samimi bir âlemle geçirildi.

"ALLAHI İNKÂR MÜMKÜN MÜDÜR? NAM ESERİ OKUYORUM…"
1 Aralık 1916

Sabah tuvaletle meşguliyetten sonra tayları gördüm. Hepsi fark etmiş.
Eşraftan Sadık Bey, Ali Ağa ve saire ziyarete geldiler.
Allahı İnkâr Mümkün müdür? nam eseri okuyorum.

3 Aralık 1916
Allahı İnkâr Mümkün müdür? eserini bitirdim. Bütün feylesofların,
edyanı muhtelifeye mensup tabiiyyun, zihniyyun, maddiyyun, hukema,
mütefekkirin, mutasavvıfinin kâffesi ruh'un mevcut ve ademi bekasını
tetkik ediyor.
Bu tetkikatta, ilim ve fenne istinat edenler makbul. İmam Gazali, İbni
Sina, İbni Rüşd gibi eimme-i müsliminin beyanatı dahi telakkiyatı
amiyaneden büsbütün başkadır; yalnız ifadelerinde çok rumuz var. Dindar
mütefekkirin, kavaid ve ulum ve fünun ve felsefeyi, beyanatı şeraiti
tefsir için evirip çevirmeye gayret etmişler.
Arıburnu raporlarını yazmaya başladım.

4 Aralık 1916
Kitap okumakla vakit geçirdim. Öğleden evvel tayları gördüm.
Öğleden sonra Şevki Bey'in evine gittim. Beş liraya bir halı ve bir
liraya bir hamam takımı aldım.

5 Aralık 1916
Hamama gittim. Yemekten evvel Arıburnu raporunu not ettirmeye devam.
Otomobil ile Telmih nam köyüne gittim. Batman vadisine nazır bir
tepecikte kâin olup öteden beri nazarı dikkatimi celbeden evin içine
girdim, damına çıktım.

6 Aralık 1916
Mebadii Felsefe namında bir eseri okumaya başladım.

"TAVŞAN AVINA GİTTİK"
8 Aralık 1916

Sadık Bey ve hemen bütün erkânıharbiyem birlikte tavşan avına gittik.
Hava fevkalade sisli idi. Bir saat kadar yürüdükten sonra garba saptık.
Ortalık biraz açıldı.

Saat 12'ye kadar 4 tavşan, 1 tilki tutuldu. Badehu kırda yemek yedik.
Biraz istirahatten sonra Silvan'a muavedet.

9 Aralık 1916
Sabahleyin erkenden Rauf geldi. Sadık Bey'in görmek istediğini söyledi,
kabul ettim. Bir tay hediye etmek istiyordu, kabul etmedim.

10 Aralık 1916
Sabah pek ziyade bir nezleye yakalanmış kalktım. Kemal Bey'in 'Makalâtı
Siyasiye ve Edebiye'sini okudum… Kemal Bey'in 'Tarihi Osmani'sini
takibe başladım.

Yemekten evvel Emin Bey'in 'Türkçe Şiirleri'yle Fikret'in 'Rübab-ı
Şikeste'sinden aynı zeminde bazı parçalarının okuyarak bir mukayese
yapmak istedim. İkisi de başka başka güzel. Ancak Türkçe olanda da,
diğerinde de aynı derecede Arapça, Farsça kelimat var. Fark, biri parmak
hesabı, diğeri değil!

12 Aralık 1916
Bugün akşam Tahsin Bey'den bir sene kıdem zammolunduğu ve İzzet
Paşa'nın gaybubeti müddetince İkinci Ordu'ya vekâleten tayin
buyurulduğum telgrafı geldi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://oyun-cehennemi.soglam.net/
SaNcArHaN
PvP Server Admin
PvP Server Admin
SaNcArHaN


Kayıt tarihi : 12/11/09
Mesaj Sayısı : 4125
Teşekkür : 290
Yaş : 29
Nerden : AnKaRa

 Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri Empty
MesajKonu: Geri: Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri    Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri Icon_minitimePtsi Ekim 04, 2010 7:14 pm

SağoLasın Kardeş ELine sağLıK
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mountbladetrk.eniyiforum.net
 
Mustafa Kemal'in I. Dünya Savaşı günlükleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Birinci Dünya Savaşı
» Bir Dünya Mod :)
» Haydutların Savaşı
» Dünya Bir Kütüphane
» Çaldıran Savaşı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Pvpserverler I Private serverler I Pvp server I Pvpciyiz.biz I Metin2 :: Genel Kültür :: A T A T Ü R K Bölümü-
Buraya geçin: